- Haftaiçi : 08:30 - 18:30
- Mail : [email protected]
- Anasayfa
- Kurumsal
- Hizmetlerimiz
- Venüs'te Yaşam
- Duyurular
- Referanslar
- İletişim
GRI (Global Reporting Initiative) Raporlaması
GRI, dünya çapında en yaygın kullanılan sürdürülebilirlik raporlama standartlarını sağlayan çerçevedir. GRI Standartları; işletmelerin ekonomik, çevresel ve sosyal etkilerini kapsamlı biçimde raporlamasını mümkün kılar.
Üç ana bileşenden oluşur; Evrensel Standartlar (tüm kuruluşlar için temel raporlama ilkeleri), Sektör Standartları (tarım, imalat, finans gibi sektörlere özgü rehberlik) ve Konu Bazlı Standartlar (iklim değişikliği, insan hakları, yolsuzluk gibi belirli konular)
Bu sayede her sektör, kendi faaliyet alanına göre ilgili sürdürülebilirlik metriklerini raporlayabilir.
GRI raporlaması, şirketlere pek çok avantaj sağlar: İlk olarak şeffaflığı artırır – şirketler faaliyetlerinin sosyal ve çevresel etkilerini açıkça ortaya koyarak paydaş güveni kazanır Paydaş katılımını güçlendirir – GRI standartları paydaş beklentilerini dikkate almayı teşvik eder ve şirket ile paydaşları arasında daha iyi bir diyalog kurulmasını sağlar Karar alma ve risk yönetimini iyileştirir – şirketler kendi sürdürülebilirlik performanslarını değerlendirip zayıf alanları tespit ederek stratejik kararlarında daha bilgili hareket eder Ayrıca rekabet avantajı sunar ve sürekli iyileşmeyi destekler – sürdürülebilirlik raporlamasında şeffaf olan ve performansını takip eden şirketler, sektörde fark yaratarak müşterilerin, yatırımcıların ve yetenekli çalışanların dikkatini çekebilir Kısaca, GRI standartlarını benimseyen şirketler küresel ölçekte hesap verebilirliklerini artırırken, uzun vadede daha sürdürülebilir ve dirençli bir iş modeline sahip olurlar.
SASB (Sustainability Accounting Standards Board) Uyum ve Raporlama
SASB, finansal olarak önemli sürdürülebilirlik konularına odaklanan ve sektörlere özel metrikler sunan bir raporlama standardıdır. SASB Standartları, bir şirketin kısa, orta ve uzun vadede nakit akışlarını, finansmana erişimini veya sermaye maliyetini etkileyebilecek sürdürülebilirlik risk ve fırsatlarına ilişkin şeffaf bilgi sağlamayı hedefler. Bu standartlar 77 farklı sektör için ayrı ayrı belirlenmiştir; her sektörde yatırımcılar açısından en kritik ESG konularını ve ölçütlerini tanımlar. Örneğin madencilik sektörü için iş sağlığı-güvenliği ve çevresel etki metrikleri öncelikliyken, finans sektörü için portföy karbon ayakizi ve veri güvenliği gibi konular öne çıkabilir. Bu şekilde şirketler, kendi sektörlerine uygun göstergeler üzerinden raporlama yaparak yatırımcı beklentilerini daha iyi karşılar.
SASB’nin yatırımcılar nezdindeki önemi büyüktür. Yatırımcı odaklılık SASB’nin merkezinde yer alır; standartlar, her sektörde şirketin finansal performansını en çok etkileyebilecek sürdürülebilirlik konularını belirlediğinden, yatırımcılar bu sayede şirketleri karşılaştırırken tutarlı ve anlamlı verilere ulaşır. Nitekim küresel yatırımcı çevreleri, SASB standartlarını tutarlı ve karşılaştırılabilir. ESG raporlaması için kritik bir araç olarak görmektedir. Birçok büyük yatırım fonu ve varlık yöneticisi, portföylerindeki şirketlerden SASB uyumlu veriler talep eder. Sonuç olarak, SASB Standartları’nı uygulayan şirketler yatırımcı güvenini artırır, çünkü finansal olarak önemli sürdürülebilirlik performanslarını net bir biçimde ortaya koymaktadırlar.
TCFD (Task Force on Climate-related Financial Disclosures) Raporlaması
TCFD, iklim değişikliğinin şirketler üzerindeki finansal etkilerini açıklamaya odaklanan küresel bir raporlama çerçevesidir. 2015 yılında Finansal İstikrar Kurulu tarafından oluşturulan TCFD, şirketlerin iklimle ilişkili risk ve fırsatlarını ve bunların potansiyel finansal etkilerini yıllık raporlarında ve finansal beyanlarında şeffaf bir şekilde açıklamalarına rehberlik eder. Bu öneriler gönüllü olmakla birlikte dünya genelinde geniş kabul görmüş ve bankalar, sigorta şirketleri, varlık yöneticileri gibi finansal kuruluşlar dahil tüm sektörlere uygulanabilecek şekilde tasarlanmıştır. Böylece TCFD, iklim risklerinin sadece çevresel bir konu olmanın ötesinde finansal riskler olduğu anlayışını iş dünyasına yerleştirmiştir.
TCFD çerçevesinin temel bileşenleri, şirketlerin iklim risklerini yönetme yaklaşımını bütünsel olarak ele alır: Yönetim (şirketin üst yönetimi ve yönetim kurulunun iklim risk ve fırsatlarını gözetim mekanizmaları), Strateji (iklim değişikliğinin şirketin iş modeline ve finansal planlarına etkileri ile farklı iklim senaryoları karşısında şirketin dirençliliği ), Risk Yönetimi (iklimle ilgili risklerin şirket tarafından nasıl tanımlanıp yönetildiği) ve Metrikler ve Hedefler (şirketin iklim risklerini izlemek için kullandığı göstergeler, örneğin sera gazı emisyonları, ve bu alanlardaki hedefleri). Özellikle senaryo analizi, TCFD’nin kritik bir unsuru olarak öne çıkar: Şirketlerin 2°C veya altında küresel ısınma gibi çeşitli iklim senaryolarında iş stratejilerinin ne kadar dayanıklı olduğunu açıklamaları istenir. TCFD raporlaması, şirketlerin iklim kaynaklı fiziksel riskler (örnek aşırı hava olayları) ve geçiş riskleri (örnek karbon düzenlemeleri) karşısındaki hazırlık durumlarını finansal terminolojiyle ortaya koyar. Bu sayede yatırımcılar ve kreditörler, iklim risklerinin şirketin gelecekteki nakit akışlarını nasıl etkileyebileceğini daha iyi değerlendirebilir ve şirketler arası kıyaslama yapabilirler. TCFD, iş dünyası ve finans sektörü için iklim riskinin şeffaf bir şekilde yönetilmesi ve raporlanması konusunda altın standart haline gelmiştir.
IR (Integrated Reporting) Entegre Raporlama
Entegre Raporlama (IR), bir şirketin finansal performansı ile sürdürülebilirlik performansını tek bir raporda bir araya getiren ve aralarındaki bağlantıyı açıklayan bir kurumsal raporlama yaklaşımıdır. Bu model, finansal ve finansal olmayan (çevresel, sosyal, yönetişim gibi) bilgileri bütüncül bir çerçevede sunarak şirketin kısa, orta ve uzun vadede nasıl değer yarattığını ortaya koymayı amaçlar Entegre raporlama kapsamında, şirketin stratejisi, kurumsal yönetimi, risk yönetimi, performansı ve geleceğe dönük beklentileri sürdürülebilirlik merceğiyle değerlendirilir. Örneğin bir entegre rapor; şirketin finansal sonuçlarının yanı sıra doğal kaynakları nasıl yönettiğini, insan sermayesini nasıl geliştirdiğini ve paydaş ilişkilerini nasıl yürüttüğünü birlikte ele alır.
Bu yaklaşım, uzun vadeli değer yaratma konusunda şirketlere rehberlik eder. Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesi (IIRC tarafından geliştirilmiş olup artık IFRS Vakfı çatısı altına alınmıştır) şirketlere, finansal sermaye yanında üretim, entelektüel, insan, sosyal-ilgili ve doğal sermaye gibi farklı değer unsurlarını iş modellerine entegre etmeyi önerir. Böylece bir şirketin sadece finansal kârlılığı değil, aynı zamanda çevreye ve topluma katkısı da görünür hale gelir. Entegre raporlama, şirketlerin entegre düşünce (integrated thinking) pratiğini geliştirerek karar alma süreçlerinde sürdürülebilirliği merkeze koymasını sağlar. Sonuç olarak, entegre rapor hazırlayan şirketler, yatırımcılara ve tüm paydaşlara kapsamlı bir değer yaratma hikayesi sunar; bu da güvenilirliklerini artırarak sermayeye erişimlerini kolaylaştırabilir ve piyasa performanslarını uzun vadede olumlu etkileyebilir.
CDP (Carbon Disclosure Project) Raporlaması
ir platform sağlayan kar amacı gütmeyen bir kuruluştur Başlangıçta “Karbon Saydamlık Projesi” olarak bilinen CDP, günümüzde iklim değişikliği, su güvenliği ve ormansızlaşma gibi alanlarda şirketlerin çevresel verilerini toplar ve yayımlar 2023 itibarıyla dünya genelinde 23 000’den fazla şirket, CDP aracılığıyla sera gazı emisyonları, enerji kullanımı, su tüketimi ve orman riskleri gibi çevresel bilgilerini gönüllü olarak raporlamıştır Bu da CDP’yi, küresel piyasa değerinin üçte ikisini temsil eden dev şirketler dahil olmak üzere, en kapsamlı kurumsal çevresel veri havuzu haline getirmektedir CDP’nin misyonu, bu saydamlık sayesinde şirketlerin çevresel etkilerini azaltmaya teşvik edilmesi ve paydaşların bilgilendirilmesidir.
CDP raporlaması, yatırımcılar ve diğer paydaşlar için önemli bir değerlendirme aracıdır. Her yıl CDP, şirketlere iklim, su ve orman konularında ayrıntılı anketler gönderir; şirketler bu anketleri doldurarak karbon ayakizi, iklim stratejileri, su yönetimi politikaları ve tedarik zincirindeki ormansızlaşma riskleri gibi bilgilerini ortaya koyarlar. CDP, yanıtları analiz ederek şirketlere performans notları (örneğin A’dan D’ye kadar) verir ve bu sonuçları yatırımcılarla paylaşır. Halihazırda 700’ün üzerinde küresel yatırımcı, CDP’nin yıllık bilgi talebine destek vermekte olup bu yatırımcılar dünya toplam kurumsal varlıklarının dörtte birini temsil etmektedir. Dolayısıyla büyük sermaye sahipleri, CDP aracılığıyla şirketlerin iklim değişikliğiyle mücadele performansını yakından takip etmektedir. Yatırımcılar, CDP skoru yüksek olan (örneğin “A List”e giren) şirketleri çevresel risklerini daha iyi yöneten ve iklim fırsatlarını değerlendiren şirketler olarak görme eğilimindedir. Sonuç olarak, CDP raporlaması şirketlerin karbon emisyonları, su kullanımı ve orman politikasına dair şeffaflık sağlamasına imkan tanır ve küresel yatırımcılar bu verileri şirketleri karşılaştırmak ve sürdürülebilir yatırımlar yapmak için kritik bir kriter olarak değerlendirirler.
ESRS (European Sustainability Reporting Standards) Uyum
Avrupa Birliği, sürdürülebilirlik raporlamasında yeni ve bağlayıcı bir dönemi başlatmıştır. 2022 yılında kabul edilen Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD), Avrupa genelinde neredeyse 50 000 şirkete çevresel ve sosyal etkilerini raporlama zorunluluğu getirmektedir. CSRD, önceki Finansal Olmayan Raporlama Direktifi’nin yerini alarak raporlama kapsamını ciddi ölçüde genişletmiş ve raporlanacak konuları daha detaylı hale getirmiştir. Bu düzenleme ile büyük ölçekli işletmelerin ve halka açık şirketlerin (KOBİ’ler dahil belirli ölçütlere tabi olanların) sürdürülebilirlik performanslarını yıllık raporlarında açıklamaları yasal bir gereklilik haline gelmiştir.
Amaç, yatırımcıların ve kamuoyunun şirketlerin sürdürülebilirlik etkilerini net bir şekilde görebilmesini sağlamak ve yeşil dönüşüm hedefleri doğrultusunda piyasalardaki şeffaflığı artırmaktır. İlk etapta en büyük şirketler 2024 mali yılı verileriyle başlayarak 2025 yılında bu yeni kurallara göre raporlama yapacaklardır.
CSRD kapsamında raporlama yapacak şirketlerin uyması gereken detaylı kurallar, Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS) ile belirlenmiştir. ESRS, EFRAG (Avrupa Finansal Raporlama Danışma Grubu) tarafından geliştirilmiş olup çevresel, sosyal ve yönetişim boyutlarında kapsamlı açıklamalar içerir.
Örneğin, iklim değişikliği, kirlilik, biyoçeşitlilik, çalışan hakları, eşitlik, iş etiği gibi konularda her şirketin açıklaması gereken göstergeler ve nitel bilgiler ESRS içinde tanımlanmıştır. Bu standartlar, AB genelinde raporlamanın tutarlı ve karşılaştırılabilir olmasını sağlamayı hedefler. CSRD ile birlikte büyük şirketler için denetim onayından geçmiş sürdürülebilirlik raporları hazırlama dönemi başlarken, raporlamayan veya yetersiz raporlayan şirketleri yaptırımlar beklemektedir. Kısaca, ESRS ve CSRD, Avrupa Birliği’nde sürdürülebilirlik raporlamasını bir yasal zorunluluk ve kurumsal norm haline getirmektedir. Bu durum da şirketleri daha sürdürülebilir bir ekonomiye geçişte hesap verebilir kılacaktır.
UN Global Compact İlerleme Raporları
Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne (UNGC) imza atan şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını takip eden ve yıllık ilerleme raporları hazırlamalarına destek olan bir raporlama sürecidir.
Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact), şirketlerin insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarındaki On İlke’ye uyum sağlamalarını teşvik eden küresel bir girişimdir. Bu kapsamda, katılımcı şirketlerin her yıl İlerleme Bildirimi Raporu (Communication on Progress - CoP) sunmaları gerekmektedir.
İlerleme Bildirimi Raporu (CoP) Nedir?
CoP, şirketlerin UN Global Compact’in On İlkesi’ne ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) yönelik ilerlemelerini tutarlı ve uyumlu bir şekilde ölçerek paydaşlarına ve kamuoyuna sunmalarını sağlayan yıllık bir rapordur. Bu rapor, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını değerlendirmelerine, hesap verebilirliklerini güçlendirmelerine ve marka değerlerini artırmalarına yardımcı olur.
Raporlama Gereklilikleri
CoP, iki ana bileşenden oluşur:
1 CEO Destek Beyanı: Şirketin en üst düzey temsilcisinin (CEO veya Yönetim Kurulu Başkanı), UN Global Compact’in On İlkesi’ne olan bağlılığını kamuya açık bir şekilde ifade eden elektronik olarak imzalanan standart bir şablondur.
2 CoP Anketi ve/veya Sürdürülebilirlik Raporu: Şirketlerin yönetişim, insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarındaki performanslarını izlemelerine yardımcı olmak üzere tasarlanmış soru setidir.
Raporlama Dönemi ve Süreci
2024 yılı için CoP tamamlama dönemi 1 Nisan - 31 Temmuz tarihleri arasındadır. UN Global Compact’e yeni katılan şirketlerin bir sonraki takvim yılına kadar CoP sunmaları gerekmez. Örneğin, 2024 yılında katılan bir şirketin 2025 yılına kadar CoP sunması gerekmemektedir. Belirtilen süre içinde CoP’lerini sunmayan katılımcılar, ‘İletişimsiz’ olarak listelenir ve 31 Aralık 2024 tarihine kadar raporlarını tamamlamayanlar, 1 Ocak 2025 tarihinde UN Global Compact üyeliğinden çıkarılır.
Raporun Yüklenmesi
Şirketler, CoP’lerini UN Global Compact profilindeki “CoPs” butonu üzerinden erişebilecekleri dijital platform aracılığıyla tamamlarlar. Dijital platformdaki talimatları izleyerek imzalı bir CEO Destek Beyanı ve CoP Anketi ve/veya sürdürülebilirlik raporu sunarlar. Tamamlanan CoP, katılımcının profilinde herkese açık olarak paylaşılır ve PDF formatında indirilebilir.